Misafir: Hümeyra Bilge Şen
Eser Adı: Adını Sen Getir
Tür: Düz Yazı
Dönercinin önünde oturuyorum, bir kıyılan etleri izliyorum bir de beni kıyan insanların gidiş gelişlerini.
Yaklaşık otuz insan geçmiştir caddeden, otuz ayrı hikâye. Her zaman yaparım bunu kendi hikayemin önüne arkasına hep başkalarının hikayesini koyarım. Onlara daha acı hikayeler yazarım, acının büyüğü bende değil kendime ispatlamak isterim. Ama nafile herkes mi zevk alır şu uğrak dediğimiz yaşamdan. Alıyorlar işte, bir film izlemek mutlu ediyor, sevgili ile öpüşmek, annenin elini sıkı sıkı tutmak yahut arkadaşlarınla kahkahalar atmak.
Bu kadar basit bir şeydi mutluluk, benim öğretilerimde mutluluk diye bir şey yoktu. Olsa da teğet geçerdi beni, belki de bir gün mutlu olmaya olan inancım mutsuzluğumun mutlak sebebidir.
Ne istiyorsun benden diyen hayatın sesi kulaklarımda. Sen isteseydin ben sana yaşamı da sunardım diyor, hayat bana. Ama benim isteklerim çok zormuş onun evreninde. O hayat veriyormuş, ölüm değil.
Ölüme gittim, alır mısın yanına beni dedim. Kabul etmedi. Hayat ve ölüm arasında savrulup gidiyorum.
Sokak yine polis dolu. Her köşe başını mesken edinmişler, insanlarda bir şey olacağının tedirginliği ben de ise yakalanmak üzere olmanın tedirginliği var. Sanki düşüncelerimi okuyacaklar ve beni alıp götürecekler hücrelerin en karanlığına. Hangi hücreye sığar benim hücrem muallak tabi. Nerden bilsin onlar. Bilemezler, bilseler de anlayamazlar. Anlasalar da okuyamazlar.
Kafamı kaldırıyorum, şu an yazdığım yerden yazamayacaklarıma bakıyorum. Çok ağır, tedirgince bir heyecanın peşinden gitmek.
Peş peşe yaktığım sigaralar, ağzımda kekremsi bir tat bırakıyor. Tıpkı hayatın ağzımda bıraktığı tat gibi. Kandırdı beni hayat.