Yağmur Mavi Şen – Yaşanacak Her Şey Bir Sonraki Günün Habercisiymiş

Misafir: Yağmur Mavi Şen
Eser Adı: Yaşanacak Her Şey Bir Sonraki Günün Habercisiymiş
Tür: Şiir

Yaşanacak her şey bir sonraki günün habercisiymiş;
Bilmiyordum ya da bilmiyorduk takvimleri savurup geçen rüzgârların şiddetini.
Sensizliğin ıssızlığından bihaber gelecek o vahşetin günlerini…
Yollarımı tüketecek olan hasretin,
Adresinmiş gibi sürükleyen adımların pervasızlığı…
Bir seni hep seni dilerken günlerim sensiz geçecekmiş meğer
dünün habercisi bildirimin,
inkar etmiş varlığımın sevgisi
duymamış kulaklarımın yankısı,
görmemiş ki göz bebeğimin dili
dillendirmemiş küçük- büyük gidişini.
Susmuş yüzüm, benliğim çekilmiş biçare günlere
Tatmamış yılgın yokuşlar varlığını,
canlanıvermiş sanki yapay çiçek açmış gözlerini dünyaya da
can olmuş asfalttaki tekmelenen taşa,
Bir seni bilmiş bir seni fısıldamış akrebe yelkovana
Bir seni bilmiş yastığına yorganına
Bir seni anmış diline ağzına
Bir seni düşlemiş kalbine aklına
Bir seni büyütmüş elinde avucunda
Bir sana sarılmış -gökyüzünü kucaklarcasına hiçliğine-
Hiçliği bile dolduramamış hiçbir varlığın yerini
Bir seni anan dudaklar kalmış geride,
bir senin için kalan kalp çarpıntısı gecede
Bir de sana dökülen sözler kalmış akılda
Bir de aşkı tüketen gidişin kalmış yollarda
Bulunmaz hint kumaşı aramış çıkmaz sokaklarda,
çıkmazların karmaşasında benliğini.
Aramış yine sana çıkmış dar sokakların labirenti.
Şehrin martıları haykırır olmuş çığlığa vurmuş gidişini,
duymaz vurdum yapmışsın sensizliği.
Yıldızlar gösterirken seni bana,
bir bir kapamışsınız ellerinizle geleceğimi…
Geleceğim bir sana gelmez olmuş artık.
Susturur olmuş martıları.
Güne çaldırmışlar yıldızlar karanlığımı.
Karanlığım acı bir ışığa teslim olmuş.
Bir seni bilen ruhum yokluğunda sıkışmış harabelerin en kuytu deliğine.
Çıkamamış kuyulardan Yusuf
Görülmemiş girdabım.
Çözülemediğinden kördüğümüm
biçaresiz kalmış hoyrat akşamüstleri.
Sensiz kalmış şehrin ışıldayan sokaklarında
kahveler bana açılmış sabahın rüzgarında.
Şafaklar bana mı kalbime mi sökmüş aydınlığını?
Gidemediğim bu şehrin tutsaklığında
Esir olmuş bedenim, her zerrem sayıklarken her seni.
Her şey yok olmuş gece örtüsüyle,
Ansızın oluverirken her şey ansızın yok olmuş bedenim.
Bir sen kalmışsın diri diri…
Yaşamaya hevesin yokken bile büyütmüşüm gözlerini, ellerini.
Dokunuvermişsin kalbime döküvermişsin kalbimi
Ne desem nafile ne tutsak etsem nafile
Gideni getiremeyen ellerim tutmayı bilmez bileklerini
Suspus olup dolmalar, iç geçirişler,
Yazmalar kalmış pencereme yağmur yağsa da adını yazsam buharlarla.
Yakışmamış ki adım yanına -sen yanıma –
Neyin inadı bu neyin imarı bu ruhuma.
Daha ne söylenir ki sana dair…
kelimeleri tüketip de başka anlamlara gelen varlığına.
cümleleri bitirip de aşka açılmış boşluğuna.
Gidişinin varlığını, tekliğinin çoğulluğunu yaşadıkça ben,
-sizliğin parıltısı kör ediyor günlerimi.