Macaristan ve Türkiye’den İki Çellist Pera Müzesi’nde Buluşuyor

Macaristan ve Türkiye’den İki Çellist Pera Müzesi’nde Buluşuyor

Viyolonsel ile Sınırlar Ötesinde

29 Kasım Cumartesi, 19.30

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, müziğin birleştirici gücünü merkeze alarak farklı
coğrafyalardan iki çellisti bir araya getirdiği yeni konser programıyla sanatseverleri ağırlamaya
hazırlanıyor. 29 Kasım Cumartesi 19.30’da gerçekleşecek “Viyolonsel ile Sınırlar Ötesinde”
başlıklı konserde, Macaristan’dan Richárd Rózsa ve Türkiye’den Gökçe Bahar Oytun Duyar,
izleyicilere zamanın ve mekânın ötesinde bir müzikal deneyim sunacak.
Konserin repertuvarı, Barok dönemden 20. yüzyıla uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyor. Pyotr
Ilyich Tchaikovsky, Reinhold Glière, György Ligeti, Béla Bartók ve Adnan Saygun’un eserlerinden
oluşan programda; Barok, Romantik, Macar ve Türk Halk Müziği türlerinin etkileyici örnekleri yer
alıyor.
Viyolonselin “müzisyen”, “virtüöz” ve “dansçı” yönlerini ön plana çıkaran seçki, solo ve düetlerden
oluşuyor. Her bir parça, farklı dönem ve kültürlerin müzikal mirasını yansıtırken iki sanatçının
teknik ustalığı ve duygusal derinliğiyle birleşerek dinleyicilere güçlü bir etki sunuyor.
Liszt Enstitüsü – Macar Kültür Merkezi iş birliğiyle, Akfen Holding ve Kristal Yağları desteğiyle
düzenlenen konser, Pera Müzesi’nin Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar sergisinin bulunduğu
katta gerçekleştirilecek. Osmanlı diplomasi tarihini resim sanatı aracılığıyla anlatan bu sergiyle
aynı mekânda düzenlenen etkinlik, tarihi atmosferi müzikle buluşturarak Macaristan ile Türkiye
arasındaki kültürel diyaloğa yeni bir anlam katıyor.
500 TL olan biletler Biletix’ten veya konser günü Pera Müzesi resepsiyonundan alınabilir.
Pera Müzesi Dostlarına %20 indirim uygulanır. Yerler sınırlı ve numarasızdır.

Detaylı Bilgi:
Özlem Karahan – Grup Yeni İletişim / okarahan@grupyeni.com.tr / (212) 292 13 13
Damla Pinçe – Pera Müzesi / damla.pince@peramuzesi.org.tr / (212) 334 09 00

Tanrı Vergisi Çirkinlik: Kıskanmak (2009)

6 Kasım 2009 yılında seyircinin karşısına çıkan Kıskanmak filmi, 1930’lu yılların Zonguldak’ın da geçer. Filmin kadrosunda yer alan isimleri şu şekilde sıralayabilirim sizler için;  

Mükerrem karakteri ile Berrak Tüzünataç, Seniye karakteri ile Nergis Öztürk, Nüzhet karakteri ile Bora Cengiz, Halit karakteri ile Serhat Tutumluer ve ismini buraya yazamadığım daha nice müthiş oyuncu. Filmin oyuncu kadrosu gerçekten çok iyi. Devamını Oku…

Klişeler Denizinde Boğulmak: Ejder Kapanı (2010)

Bazen bir film içinde neredeyse hiçbir oyuncuyu tanımazken, sadece bir oyuncu var diye o filmi izlersiniz veya o, bir oyuncuyu da tanımazsınız ama filmi çeken yönetmeni izler, takip edersiniz. Favori oyuncularımız ve yönetmenlerimiz; hayatımızda her daim ayrı bir yer edinmiştir. İlk afişi gördüğümde kalbimin heyecandan çarpma hızı artmış, hatta oyuncu isimlerini sırayla okuduğumda içimde bir Meksika Dalgalanması bile oluşmuştu. Başta bahsettim, bazen bir oyuncu veya yönetmen için o filmi izlersiniz. Düşünün; film izleten o oyuncular ve yönetmen aynı yerde buluşursa, bir film sever için bundan daha büyük bir heyecan olabilir mi? O afişte kimler yoktu ki? Devamını Oku…

O Köy, Bizim Köyümüzdür: Deli Deli Olma (2009)

“Orda bir köy var uzakta gitmesek de görmesek de. O köy, bizim köyümüzdür…”

Bu filmi anlatabilen, belki de en güzel sözlerden. Bazı filmler izleyenlere bol aksiyon, bol komedi, bol hüzün ya da bir tutam korku, bir tutam entrika vermez. Bazı filmler büyük yürekler tarafından, beyaz perde üzerine kurgulanmış küçücük bir dünyada seyirciyi içine alır ve ona eksik kalmış taraflarını hissettirir. İşte bu film öyle bir film. Tıpkı Cemal Süreya’nın görmeden kendini oradaymış gibi hissedip yazdığı Kars şiiri gibi, Deli Deli Olma da Kars’a, Doğu’ya gitmeden sizi oralara götürebilen bir film. “Sıcak yatağımdan kaldırıp, beni soğuk Kars’a götürmeyin” diye kuşkularınız varsa, sakın korkmayın. Zira bu film, belki de üzerinize örttüğünüz yorganı bile hissettiğiniz sıcaklıktan dolayı kaldırmanıza etken olacak türden… Devamını Oku…