Sahneye adım attığında elinde darbukası, yüzünde anlatacak bir hikâyesi olan bir adam vardı karşımızda. Loş ışıklar altında gölgeler arasında süzülerek geldi, darbukanın ritmiyle bizi karşılayarak koltuklarımıza uğurladı. Daha o ilk anda, sıradan bir oyunun içinde olmadığımızı anladık. Devamını Oku…