Misafir: Özge Cevher Yüksel
Eser Adı: Zamanın Eli
Tür: Düz Yazı
“Zamanın eli değdi bize, çoktan değiştik hepimiz de…”
Ne güzel demiş Müslüm Baba…
Değişmeyen tek bir şey varsa değişim diyen Herakleitos’u destekler biçimde eklemiş.
Peki değişimin kendisi de bir sanrıysa mesela.
Bir değişim değil de dönüşüm halkasındaysak,
DNA sarmalı gibi aynı yerlerden geçip, “Şimdi anladın mı? Şimdi başka türlü davranabildin mi ?“ diyen bir sesle. Değişen sadece dış koşullarsa…
İnsanlar, mekanlar, olaylar değişiyor gibi görünse de , özünde yaşadığın deneyim ve sende bıraktığı etkinin aynı olması alegorisinden bahsediyorum aslında.
İlişki döngülerin, iş döngülerin, yaşamın içinde tekrarlanan hikayelerin.
Gün sonunda “Yine başladığım yere mi döndüm ?” diyen sesini hiç duymadın mı?
Peki o zaman tam olarak nerede değişiyoruz?
Bu sefer girdiğin sarmalda “Başka bir yol, başka bir seçim mümkün!” dediğin yerde.
Yaşamı otomatik pilottan yaşayan zihninin sıralı düşüncelerinin arasına bir boşluk koyarak.
Hep ifade edememekten yakınırken bir an yavaşlayıp, belki içindeki öfkeyi , acıyı, hüznü ya da aşkı haykırmak!
Kaybetmekten korktuğun ilişkilerinle, terk edilmekten korktuğun insanlara rağmen onlarla birlikte içindeki kaynağı akıtmak.
Değiştiğini zannetttiğin ya da bunun için didindiğin kısır döngülerinle barışarak.
Durup bir an belki sadece hissederek,
Orada kalarak,
Ve belki bu sefer hissettiğini ifade edip, ihtiyacını dile getirerek.
Bu sefer yeni bir güne başlarken ne istemediğinden öte ne istediğini söyleyerek..
Değişimi arzulamak yerine değişimi seçenin kendisi olmak.
“Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını “ diyen
Şems’i duyup, hayatının üstündeki eylemleri altına taşımayarak, asıl değişimi başlatabilirsin.
Değişmeyen tek şey varsa o da düşüncelerinin, duygularının, eylemde olanın ötesinde de sensin!
O zaman hep birlikte söyleyelim;
Zamanın eli değsin yüreğimize,
Çoktan dönüşmüş olalım hepimizde…