Melek Şen – Posta: Alıcı Boş (1’inci Mektup)

Misafir: Melek Şen
Eser Adı: Posta: Alıcı Boş (1’inci Mektup)
Tür: Mektup Roman

Yine bir huzursuzluk haliyle gözlerimi açmaya, uyanmaya çalışıyordum. Kendime biraz gelince gözüme ilk çarpan köşede duran rengi solmuş, sararmış dolap oldu. Baktıkça bana kendi solmuşluğumu hatırlatıyor. Bundandır galiba ne yerini değiştiriyorum ne de atabiliyorum. Pencereden ince bir ışık süzülüyor, usulca kalkıyorum. Perdeyi aralayıp sokağa bakıyorum.  Parlak, sıcacık iç ısıtan bir hava. Uzun bir süre böyle kalmışım. Sokaktan gelen seslerle kendime geliyorum. Büfeci Sami’nin kepenk sesleri, birkaç arabanın korna sesleri.

Yatağıma geri döndüm, bir yerlerde sakladığım sigaramdan bir tane yaktım, derin bir nefes…

.

.

.

Düşüncelerimin arasında kendi yarattığım tutsaklık yine kendini hatırlatıyor. Bir insanın ruhunun tutsak olması, toprağın altında gömülü olmak gibi. Sizin hiç ruhunuz tutsak oldu mu?  Benim gibi derin sancılarla bunu hissetmeseniz de, herkesin esaret içinde bulunduğu durumlar elbet var. Zaten insanoğlunun temel tabiatı tutsaklık değil mi? Eski zamanlarda kölelik, günümüzde modern kölelik. Bazıları var elbet, bu sisteme karşı duran önce özsaygım ve isteklerim diyebilen şanslı azınlıklar. Neyse, her neyse anlatmak istediklerim bunlar değildi.

Dünyada hiçbir önem arz etmeyen ben. Dünyayı boş ver, kendi çevremde bile bir önemi, değeri olamayan bendeniz. Ne çok ben diyorum, eskiden deli olurdum ‘ben – ben – ben’ diyen insanlara. Anneannemin bir sözü vardı, o geldi şimdi aklıma. ‘Kimseyi kınama kınanacak hale gelirsin.’ Ne ironi. Koridordan sesler geliyor. Kimse gelmese yanıma, görmesem, duymasam. Bu zaman kadar böyle bir şey olamadı tabii, bu bir temennidir hanımlar, beyler.

Neyse artık bitirmem lazım, geliyorlar. İkinci mektubumu bekleyin. Belki bu tutsaklıktan siz beni çıkartısınız.

Görü…

Siyah ve beyaz kadar net olan yaşamını, "... nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?" sözünü benimseyerek, yeni duygularla şekillenmeye çalışan biri.