László Krasznahorkai’nin “kıyametin güldürüsü” diye nitelendirilen Direnişin Melankolisi; Ernaux’dan kişisel ve mahrem olanın toplumsallığı ve evrenselliği üzerine Kızın Hikâyesi; Can Kozanoğlu ve Mirgün Cabas’tan yolun başındaki yazarlara kendi yönlerini çizmelerinde yardımcı olacak bir kaynak niteliğinde olan İlk Sayfası; Yevgeni Zamyatin’in distopya edebiyatının mihenk taşına dönüşen romanı Biz ve daha fazlası 2023 kasım ayında Can Yayınları’nda.
László Krasznahorkai / Direnişin Melankolisi (çev. Leyla Önal)
Yaşayan en önemli Macar yazarlardan Krasznahorkai, yapıtlarındaki biçem özelliğiyle öne çıkıyor. Yazarın “kıyamet güldürüsü” diye nitelendirilen Direnişin Melankolisi adlı yapıtı, bir taşra kasabasına gelen gizemli sirkin ekseninde biçimleniyor. Sirkin tek gösterisi olan devasa balina, kasabalıları birbirine düşürürken gözü yükseklerde olan Eszter Hanım’a da diktatörlük yolunu açıyor.
Kingsley Amis / Değişim (çev. Püren Özgören)
Yıl 1976. Prens Arthur’un hiç ölmediği, dolayısıyla VII. Henry’nin tahta hiç geçmediği, Reform’un, Protestanlığın ve Sanayi Devrimi’nin hiç gerçekleşmediği bir İngiltere. Ancak Tanrı’nın yüceliğini vurgulamak adına sanatı korumayı arzulayan papanın ve din adamlarının Hubert’in sesinin güzelliğini korumak için birtakım planları var.
Annie Ernaux / Kızın Hikâyesi (çev. Siren İdemen)
1958 yazı. On sekiz yaşındaki Annie Duchesne, küçük bir kafe-bakkal işleten ve varoluşlarıyla kendisini utandıran ailesinin yanından bir yaz kampında eğitmen olarak çalışmak üzere ayrılır. İlk kez yalnız ve özgürdür. Sofistike Fransız gençleri arasında onlar gibi olmaya, onlar gibi hissetmeye can atan bir genç kızdır. Çok geçmeden kamptaki başeğitmenle geçirdiği ilk gecenin ardından iradesini onunkine teslim edecek ve kendini bir başkasının iradesi ve arzusu karşısında ezilmiş bulacaktır.
Ágota Kristóf / Önemi Yok (çev. Feyza Zaim)
Bir adam köpeğine son kez sarılırken heykele dönüşüyor. Bir kadın, kocasının uyurken tam da yerdeki baltanın üzerine düşüp ölmesine anlam veremiyor. Deliliğin, umutsuzluğun, yalnızlığın, yersiz yurtsuzluğun zehri, yaşamın her zerresini istila ediyor.
Ágota Kristóf / Okumaz Yazmaz (çev. Feyza Zaim)
Ágota Kristóf bebeği ve kocasıyla yirmi bir yaşında sığınmacı olarak yerleştiği İsviçre’de hiçbir zaman tam anlamıyla hâkim olamayacağı, asla kendine ait kılamayacağı, ne yazabildiği ne de okuyabildiği düşman bir dille tanışır. Bundan böyle kendini bir halkın parçası hissedemediği gibi ötekilik hissini de her daim içinde taşır.
Can Kozanoğlu-Mirgün Cabas- / İlk Sayfası
Can Kozanoğlu ve Mirgün Cabas, edebiyatımızın önemli isimlerine kitaplarının “ilk sayfası”nı nasıl yazdıklarını soruyor! Bu soruyla başlayan keyifli sohbetler, yazarların birbirinden farklı ve değerli yazma deneyimlerini aktardıkları bir yazı atölyesine dönüşüyor. Yirmi beş önemli yazar, yazma tarzlarını, alışkanlıklarını, takıntılarını, yeni projelerini, edebiyata ilişkin düşüncelerini, dünyaya, insanlığa dair endişe ve umutlarını büyük bir cömertlikle paylaşıyor.
Lûgat365 / Bazı Tabirler Çok Güzel
Lûgat365 bu defa, Türkçenin farklı dönemlerinde dilimize girmiş, hem söyleniş hem anlam bakımından birbirinden zengin 365 tabirle geliyor.
Jorge Luis Borges / Evaristo Carriego (çev. Peral Bayaz)
“Evaristo Carriego adının bundan böyle Arjantin yazınının ecclesia visibilis’inde yerini alacağına ve yazınımızın tüm saygın kurumlarının –retorik dersleri, antolojiler, ulusal yazın tarihi– bu adı anmadan edemeyeceklerine inanıyorum. Ve şuna da inanıyorum, bu değerli üyeliği ona kazandıracak yapıtındaki hüzünlü çığlıklar olmayacaktır. Burada işte bu savları temellendirmeyi amaçladım.”
Yevgeni Zamyatin / Biz (çev. Eyüp Karakuş)
İnsanların tek tip giyindiği, isim yerine numaralarla anıldığı, çalışmaktan ibaret hayatlarında tutkularını bile belli bir zaman çizelgesine göre yaşamak zorunda olduğu Tek Devlet iktidarı diğer gezegenlere ulaşmak için bir uzay aracı inşa etmektedir. İntegral adlı bu uzay aracının başmühendisi D-503, bu proje sürecinde bazı notlar alıp kayıt tutarak bir günlük yazmaya başlar.
Bu Ay Klasiklerde
Joseph von Eichendorff / Bir Aylağın Hayatından (çev. Bilge Uğurlar – Türkis Noyan)
Yaşamını dar kalıplar içine sıkışarak sürdürmek istemeyen bir genç, yolculuk tutkusuna karşı koyamaz. Uzak diyarların baştan çıkarıcılığına kapılmıştır; babasının değirmeninde çalışmaktansa İtalya’ya gitmeyi tercih eder. Kemanını alıp evini ve bildiği her şeyi terk ederek yola çıkar. Niyeti, dünyadaki yerini bulmaktır.
George ve Weedon Grossmith / Önemsiz Bir Adamın Günlüğü (çev. Kaya Genç)
Charles Pooter, Londra banliyösünde ailesiyle sıkıcı denebilecek kadar sıradan bir yaşam sürmektedir; The Daily Telegraph dışında bir şey okumaz, basmakalıp düşüncelerini değiştirecek cesaret ve açık fikirlilikten yoksundur. Benzer toplumsal eleştirilerde bulunan eserlerden farklı olarak, Grossmith kardeşler eleştirdikleri bu karakteri okura sevdirirler. Bahçe bakımı, ev işleri, çalıştığı şirkette olan bitenler gibi gayet gündelik olayların her biri, Pooter’ın küçük dünyasında önemli meselelerdir.