Darbukanın Ritmiyle Gelen Felaket: 9/8’lik Kıyamet (2024)

Sahneye adım attığında elinde darbukası, yüzünde anlatacak bir hikâyesi olan bir adam vardı karşımızda. Loş ışıklar altında gölgeler arasında süzülerek geldi, darbukanın ritmiyle bizi karşılayarak koltuklarımıza uğurladı. Daha o ilk anda, sıradan bir oyunun içinde olmadığımızı anladık.

“Gecenin en siyahında
Umudun bittiği yerdeyim.
Köşeyi dönsem ölüm,
Düz gitsem hayat.
Gölgeler içindeyim.”

Bu dizeler yankılandı kulaklarımızda, gölgeler içinde yerimize oturduk. Oyun tebessümlerle başladı, kahkahalar eşliğinde aktı ilk dakikalar. Ancak anlatı ilerledikçe yüzümüzdeki gülümsemeler griye döndü. Gözlerimiz doldu, boğazımıza bir yumru oturdu, zaman zaman sadece sessizlik kaldı salonda.

Hikâyenin Kalbi: İzan’ın Gölgesinde Aşk

“9/8’lik Kıyamet”, yalnızca bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda bir uyanış, bir eleştiri, bir çığlık. Oyun, Türkiye’deki iklim krizinin bir fırsata dönüştürülerek halkı baskı altında tutan muhafazakâr bir örgütü – İzan’ı – anlatıyor. Fakat bu baskı atmosferinin içinde yeşeren olağanüstü bir aşk var: Diyar’ın kıyametin ortasında bulduğu, sonra kaybettiği aşk.

Oyun, aşkı yalnızca fiziksel temasla sınırlamayan, sevebilmenin başka biçimlerini de sahneye taşıyan etkileyici bir anlatı sunuyor. Sevgiyi göz göze gelmekte, aynı sessizliği paylaşmakta, bir hikâyede buluşmakta buluyoruz.

Sahnenin Büyüsü: Tek Başına Bir Ordu

Oyuncu Oğulcan Arman Uslu, darbukasıyla hikâyesine ritim verdi. Her anlatısında sahnede biraz daha büyüdü. Bazen Leyla’nın saçlarını anlattı, bazen Kopil’in Leyla’nın koynuna saklandığı anı… Her kelimesi zihnimde resim oldu, sahne gözümde değil kalbimde canlandı. Tıpkı Tereddüt filmindeki performansında olduğu gibi etkileyiciydi; ama sahnede canlı izlemek çok daha sarsıcıydı. Bundan sonra oyunlarını kaçırmak istemem.

“Kıyamet Koparsa…”

Oyun bittiğinde içimde bir sessizlik kaldı. Dışarı çıktığımda gece daha karanlıktı sanki. İçime işleyen kıyameti düşündüm: Gerçekten bir kıyamet koparsa, ilk kimi ararım? Kime koşarım? Kimi kurtarırım? Ve ben… O bataklıktan sağ çıkabilir miyim?

“9/8’lik Kıyamet”, sadece izlenmiyor; yaşanıyor. Sorgulatarak, acıtarak, sevdirerek, düşündürerek… Kalbime dokunduğu her yer hâlâ sızlıyor.

toggle icon