Rei Xiao, Studio Pinprick ve Tuba Geçgel’in eserlerinden oluşan “Katharsis: Sessizin Payı” başlıklı karma sergi, 16 Mart tarihine kadar Martch Art Project’in Piyalepaşa lokasyonunda sanatseverlerle buluşuyor.
Ömer Uğurluoğlu’nun sergi metnini kaleme aldığı “Katharsis: Sessizin Payı” sergisi, resim ve dövme sanatçısı Rei Xiao, multidisipliner sanatçı Tuba Geçgel ve Eskişehirli iki sanatçının inisiyatifi olan Studio Pinprick’in eserlerini bir araya getiriyor.
Ömer Uğurluoğlu, “Katharsis: Sessizin Payı” sergi metninde şunları söylüyor: “İnsanın bu bütün kendisini anlamlandırma çabasına rağmen, doğa her zaman insanı kendisine davet eder. ‘sessizin payı’, en büyük sesi çıkarır aslında. Bizi içine dahil eder ve en büyük yüzleşme ve arınmayı gerçekleştirir. Gerçekten de öyle değil midir, gözlemlediğimiz ama anlamlandıramadığımız yoğun duygulanımlar bize her zaman müdahale eder ve içine alır. İçine dahil ettiği her misafir bambaşka dokunuşlarla onu şekillendirir. Var olma pratiğimiz biraz da izler ve dokunuşlarla ilgilidir…”
KÜNYE
1. “Katharsis: Sessizin Payı” Sergisi
2. Rei Xiao
3. Studio Pinprick
4. Tuba Geçgel
Katharsis, izleyiciyi duygusal bir deneyime dahil eden bir süreç olarak tanımlanıyor. Kendini bir araç olarak gören zihin, belirli duyguları uyandırır ve bu duyguların deneyimlenmesi yoluyla bireylerde bir tür duygusal arınma veya temizleme etkisi yaratır. Katharsis yalnızca duygusal bir süreç değil, aynı zamanda terapötik veya estetik deneyimleri de kapsayan bir kavramdır.
İzleyicinin karşılaştığı görüntüleri içselleştirmesini temsil eder, yaratılan duygusal durumdan arınmayı ifade eder. Burada arınma, bireye faydası olmayan tüm duygulardan kurtulmak anlamına gelmemektedir. Amaç, bireylerin başkalarıyla empati kurarak, kendilerini başkasının yerine koyarak ve kendilerini başkalarında gözlemleyerek insan olmanın ne demek olduğunu anlamalarını sağlamaktır. Bu, hayatınızı, korkularınızı, tutkularınızı, kaçışlarınızı ve potansiyel sonuçlarınızı izlemeye benzer. bir filmdir ve bu durum insanın kendi dışına çıkmasıyla ilgilidir.
Varoluş pratiğinde insan her zaman kendini bulma ve anlama sürecindedir.
“Varoluş sürecinin en büyük gözlemcisi olan insan, kendi dışına çıkar, kendini uzaktan gözlemleme fırsatı bulur, korkularıyla ya da tutkularıyla yüzleşerek başkalarını anlayabilir, arınma durumunu deneyimleyebilir. Kuşkusuz bu arınma hali, belirli bir kazanca veya sebebe dayanmamaktadır; tamamen estetik bir zevktir. Sonuç olarak, dar anlamda ahlaki olmaktan çok, özünde estetik ve yüce olarak tanımlanabilecek bu deneyimden insan bir haz duyuyor.”