“Yunan Tuhaf Akımı”ndan Acı Çekmenin Dayanılmaz Hafifliğinin Hikayesi: Oiktos / Pity / Zavallı (2018)

Sanki bir soru sorulmuş ve ardından bu sorunun cevabı için bir film çekilmiş. Peki o soru nedir?

Sadece mutsuz olduğunda kendini mutlu hisseden bir adam nasıl mutlu olur?

2018 yılında vizyona giren Oiktos filmi, acıya bağımlılığın hikayesidir. Ben sizlere filmden kısaca bahsedip, bana hissettirdiklerine ve oiktoz’un ortaya çıkışını yazmaya çalışacağım.

2023 Nisan ayında Mubi’ye yeni gelenlere bakıyordum ki onu gördüm; Oiktos

Oiktos (Zavallı) (Pity) hem adı hoşuma gitti hem de filmin konusu ilgimi çekti ve izlemeye karar verdim. İzlemeden önceki Bilge ve izledikten sonraki Bilge aynı kişi değildi artık. O kadar çok sorum oldu, o kadar çok düşündüm ki uzun süre kendime gelememişken kendimi bulmuştum farkında değildim.

Acı çekmekten zevk alır mı insan? Hangi durum acıyı hafifleterek zevk vermeye başlar.

“Hayır, insanların bana acımayı bırakmış olmaları onların suçu değil. Sıkılmaları veya daha trajik bir şeyin dikkatlerini dağıtmış olması onların suçu değil. Bu benim suçum.”

Oiktos; senaryosunu Babis Makridis ve Efthymis Filippou’nun yazdığı yönetmenliğini Makridis’in üstlendiği Yunanistan ve Polonya ortak yapımı bir film. Yunan Tuhaf Akımı’nı duymuşsunuzdur, belki. Duymayanlar için kısaca özetlemek isterim.

Yunan Yeni Dalgası bir diğer adıyla Yunan Tuhaf Akımı, 2008 yılında Yunanistan’da yaşanan politik sorunların ve beraberinde baş gösteren ekonomik krizin etkisiyle ortaya çıkan postmodern film hareketidir. Kimlik bunalımlarını, otoriteye başkaldırmayı kendine has bir üslupla sunan Yunan Tuhaf Akımı’na ilgi günden güne artıyor. Tuhaflığın acınası hazzı Oiktos da bu akımın değerli filmlerindendir.

Oiktos (Zavallı); film boyunca adını öğrenemediğimiz, avukatlık yapan bir adamın hikayesi. Evli ve bir oğlu olan karakterimizin gayet normal bir hayatı varken bir anda eşi trafik kazası geçiriyor ve komada kalıyor. Eşinin yaşayacağına dair hiçbir umut beslemiyor, karakterimiz.

Başımıza bir iş geldiğinde ya da en yakınlarımızın başına bir durum geldiğinde bizi ne teselli eder? Diğer sevdiklerimizin varlığı değil mi? Evet, karakterimiz de bu acı ile komşusunun, iş arkadaşlarının, sekreterinin, kuru temizlemecisinin kısacası herkesin desteği ile baş ediyorken bundan müthiş bir haz duymaya başlıyor. Acıdan sebep gördüğü ilgi, acısına sıkı sıkı tutunmasına neden oluyor. Görünme isteği, var olma isteği diğer insanların yaşadığı yeni süreçteki yaklaşımının sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu sefer de karakterimiz hayallere sığınıyor, içinde bulunduğu durumun daha da ağırını hayal ediyor, hayal ettiklerinin gerçek olmasını arzuluyor. Ama bu durum onu tatmin etmiyor, kaderine şekil vermek istiyor. Her daim yanında olan insanlar, onun bu durumdan hoşnut olduğunu görünce rahatsızlık ve tuhaflık hissediyor. Avukat’ın arzuladığı şeyler bir anda bambaşka bir hal almaya başlıyor.

 

Sonra ne mi oluyor?

 

Avukat’ın eşi komadan çıkıyor. Odasında ağlama provaları yapan Avukat’ın hayatı bakıldığında normale dönüyor. Ama bu durumdan aşırı rahatsız olduğu için, acınacak duruma düşmenin yollarını arıyor ve tuhaf bir hale bürünüyor. Mutluluğu, mutsuzlukta arayan tuhaf adam mutlu olmak için ne mi yapıyor? Eşini ve babasını öldürüyor. Artık onun için dış dünya yoktur, kendi kurduğu kasvetli dünyası vardır. Bu kasvete film bitene kadar aşina oluyoruz.

Önce kendimize sonra da etrafımıza bakalım şimdi. Çok ağır şeyler yaşadığımızda yanımızda olanların varlığı bize haz verdiğinde bu haz bizi tatmin mi ediyor yoksa rahatsız mı? Ben kendime baktığımda mağdur taraflarımı sergilediğimde utanırdım ama bazen de bu mağduriyetim bana haz verir miydi inanın cevabını bulamadım. Bu filmden sonra kendimi çok sorguladım. O dönemler seçim zamanıydı, o kadar çok mağdur edebiyatı yapılıyordu ki, halkın gönlüne girebilmek için bu yeterliydi sanki. Gerçek mağdurlar ise mağduriyetini gösteremiyordu zaten. Mağdur rolü oynayan bireyler ve grupları gözünüzün önüne getirin. Bu gruplar acıdan öyle bir beslenirler ki bu mağdurlukları onlara acıyanlara zulme kadar gider.

Film bitti ve ben de bittim o an. Başta, Avukat’a ne kadar acıdığımı ve gittikçe o acının tiksinmeye evrilmesini gördüm. Acılarımın yansımasından utandım bazen, bazen de kendime teşekkür ettim.

Filmi fazlasıyla beğendim, fazlasıyla da tavsiye ediyorum. Siz değerli oiktozlulara ve oiktoz misafirlerine.

 

Sitenin adını da Oiktos’un bir harfini değiştirip “s”’yi “z” yaparak “oiktoz” yapmak istedim. Neden mi? Biz her zaman gerçek acı çekenlerin acılarına ortak olacağız. Ve bu mağdurun zulmüne boyun eğmeyeceğiz.  Buna olan inancım, nefes aldığım sürece devam edecek. Belki oiktoz evreni genişler ve herkese ulaşır bu yazı. Umarım, hep birlikte, edebiyat ve sanat ile bizi kandıran, duygularımızı kullanarak var olan her duygunun esiri olmaktan kurtulur ve birlikte var oluruz!

Sanatla kalın, edebiyat ile kalın…

 

KÜNYE

Vizyon Tarihi: 19 Temmuz 2019
Orijinal İsmi:
 Pity
Diğer Adı: Oiktos
Süre: 97dk
imdb: 6.7
Tür: Dram
Yönetmen: Babis Makridis