Ölümcül Saflık Robespierre ve Fransız Devrimi – Ruth Scurr,

Ruth Scurr’ın Ölümcül Saflık adlı eseri İletişim Yayınları tarafından yayımlanıyor. Eser, Robespierre’in taşra avukatlığından devrimin en etkili ve en tartışmalı figürlerinden biri hâline uzanan çalkantılı yolculuğunu çarpıcı bir berraklıkla aktarırken, devrimi şekillendiren çelişkileri, iktidar ve şiddet ilişkisini, cumhuriyet idealinin gerilimlerini ustalıkla işleyerek hem tarih meraklılarına hem de siyasal düşünceye ilgi duyanlara güçlü bir okuma vaat ediyor.

Evrensel hakların ve ezilen halkın tutkulu savunucusu, monarşinin yıkılışının ve cumhuriyetin kuruluşunun önde gelen aktörü, devrim yıllarının soğukkanlı lideri ve siyasi şiddetin en sert taraftarı… Ruth Scurr, Maximilien Robespierre’in mütevazı taşra avukatlığından dünya tarihini şekillendiren bir devrimin en tartışmalı yüzü ve önderlerinden biri haline gelme sürecini detaylı şekilde inceliyor.

Robespierre’in ne devrimci bir aziz ne de kana susamış bir canavar olarak tarif edildiği Ölümcül Saflık – Robespierre ve Fransız Devrimi, devrimi ve Robespierre’i şekillendiren koşul ve çelişkileri güçlü bir biçimde resmetmekle kalmıyor, aynı zamanda iktidar, şiddet, demokrasi ve cumhuriyet fikri üzerine de canlı bir tartışma olanağı sunuyor.

Erdem ve terör arasındaki ince çizgide, yükselişi ve düşüşüne tanık olduğumuz bir devrimcinin kapsamlı ve sürükleyici bir portresi…

Milliyetçi Muhafazakâr Neslin Çatısı- Mehmet Güldal

Mehmet Güldal, İletişim Yayınları tarafından yayımlanan  Milliyetçi Muhafazakâr Neslin Çatısı’nda İlim Yayma Cemiyeti’nin 1951–1981 arasındaki kuruluş ve yükseliş dönemini mercek altına alarak Türkiye’de 1980 sonrası görünürleşen İslâmi muhafazakâr dalganın izlerini titizlikle sürüyor. Cemiyetin dindar/muhafazakâr nesil yetiştirme idealini tarihsel bağlam içinde çözümleyen bu kitap, komünizmle mücadele derneklerinden Akıncılar’a uzanan geniş sağ siyaset hattını anlamak isteyen okurlara güçlü bir rehber sunuyor.

“Cemiyetin kuruluş ve yükseliş yıllarını kavramak, aynı zamanda 1980 sonrası yükselen İslâmi muhafazakâr dalgayı anlayabilmek açısından hayati önem taşımaktadır. İlim Yayma Cemiyeti yalnızca bir dinî grup yahut dernek değil, bizatihi Türkiye’de ülkeyi idare edebilecek muhafazakâr nesillerin yetiştirilmesinde önemli görev üstlenmiş bir örgütlenmedir.”

İslâmi muhafazakâr dalganın 1980 Darbesi’nden sonra görünürleşmesi, İslâm’ın Türkiye siyasal hayatında 1980 sonrası bir olguymuş gibi anlaşılmasında büyük pay sahibidir. Ancak bir uyanışı veya dalgayı anlamak onun örgütlenmesini, toplumsal tabanını, öne çıkan figürlerini ve düşünsel köklerini takip etmeyi gerektirir.

Mehmet Güldal, Milliyetçi Muhafazakâr Neslin Çatısı: İlim Yayma Cemiyeti (1951-1981) kitabında bu takibi yapıyor. İlim Yayma Cemiyeti’nin ortaya çıkmasını mümkün kılan tarihsel kesiti tartışırken, dindar/muhafazakâr nesil yetiştirme idealinin, reaksiyoner modernist anlayışının, öncü ve öncül şahsiyetlerinin teferruatlı tahlilini yapıyor. Böylelikle cemiyetin milliyetçi muhafazakâr bir çatı hüviyetini tespit ediyor.

Türkiye’de milliyetçi muhafazakârlığın gelişimini, örgütlenmesini ve ideolojik yönelimlerini merak eden okurlara seslenirken komünizmle mücadele dernekleri, Akıncılar hareketi, “Mücadeleciler” gibi hareketlerle beraber hitap ettiği sağ siyaset dünyasının çerçevesini genişletiyor.

İletişim Yayınları Roman Aleviler – Ozan Doğan

Roman Aleviler – Ozan Doğan

Ozan Doğan İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Roman Aleviler isimli çalışmasında, Türkiye’de hem Alevilerin hem Romanların görünmez kalmış kesişiminde yer alan Roman Alevilerin çarpıcı gerçekliğini gün yüzüne çıkarıyor. Uşak’ta yürütülen saha araştırmasına dayanan bu kitap, Roman Alevilerin benzer kodlarla yeniden üretilen ayrımcılığa karşı geliştirdikleri var olma stratejilerini gözler önüne seren güçlü bir toplumsal hakikat anlatısı sunuyor.

“Alevi Romanların tahakküm ilişkileriyle yüzleşme biçimleri (farklı etnik kökenlere mensup Aleviler tarafından dışlandıkları düşünüldüğünde) çifte tahakkümü de aşar. Örneğin Türk Aleviler tarafından dışlanan Kürt ya da Arap Aleviler, Roman bir Aleviyle karşılaştığında onu dışlayabilmektedir. Bu nedenle Aleviler içerisinde Roman olmak ile Türkiye’de Roman olmak arasında anlamlı bir fark bulunmadığı söylenebilir. Zira benzer kodların her iki alanda da çalıştığı görülür. Diğer taraftan tahakküm ilişkileri Alevi Romanların kendi içlerinde de mevcuttur.”

Ozan Doğan, Türkiye’de hem Alevilerin hem Romanların az bilinen bir topluluğunun, Roman Alevilerin gerçekliğine ışık tutuyor. Roman Aleviler, katmerli bir dışlamanın, başka bir deyişle bizzat dışlananlar arasında da dışlanmanın çarpıcı bir örneği: “Her grubun günah keçisi” onlar. İçlerinden birine “Ne vatandaşız ne Müslümanız ne Aleviyiz. Kimsenin umurunda değiliz” dedirten bir tahakküme tabiler.

Uşak örneğinde yapılan saha çalışmasına dayanan kitap, yaşantı ve ritüellerini tasvir ettiği topluluğun içindeki farklı grupların özelliklerine de eğiliyor (demirciler, elekçiler, sepetçiler, abdallar). Ve Roman Alevilerin maruz kaldıkları dışlanmayla baş etme stratejilerini, var olma mücadelelerini de göz ardı etmiyor.

İletişim Yayınları 16 Mayıs 2025 Kitap Bülteni

Tatlı Perşembe
John Steinbeck, Ayşegül Çetin (Çeviren)

Dünya Edebiyatı, 283 Sayfa

Nobel Edebiyat Ödüllü John Steinbeck’in İletişim Yayınları tarafından yayımlanan kitabı, Monterey Üçlemesi’nin son halkası Tatlı Perşembe; Sardalye Sokağı’nın tanıdık yüzleriyle, savaşın gölgesinden çıkmaya çalışan bir toplumun içten ve neşeli portresini çiziyor. Yeni dostluklar, eski alışkanlıklar ve küçük mutluluklarla örülü bu roman, insanlığa duyulan inancı ve iyiliğin gücünü bir kez daha hatırlatıyor. Devamını Oku…