Can Yayınları, Ágota Kristóf’tan 2 Yeni Kitap Yayımladı: Okumaz Yazmaz & Önemi Yok

Kristóf, savaşın birey ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini, göçü, göçmenliği, kimsesizliği tarifsiz bir hüznün kalıntıları ve en özlü sözcüklerle yazıyor. 

Okumaz Yazmaz:

Şifreli yazılarımı tuttuğum hatıra defterimi ve ilk şiirlerimi Macaristan’da bıraktım. Erkek kardeşlerimi, annemi babamı, haber bile vermeden, bir veda bile etmeden geride bıraktım. Ama hepsinden de önemlisi o gün, 1956’nın o Kasım sonu, bir halka olan aidiyetimi kesin olarak kaybettim.

Macaristan’daki ilk mutlu yıllar, savaş sonrası yoksulluk, yatılı okul dönemi, “çocukluğun gümüş ipliği”nin kopuşu, Stalin’in ölümü, sürgün, Lozan yılları, yeni bir ülke, anadil ve düşman dil… Ágota Kristóf bebeği ve kocasıyla yirmi bir yaşında sığınmacı olarak yerleştiği İsviçre’de hiçbir zaman tam anlamıyla hâkim olamayacağı, asla kendine ait kılamayacağı, ne yazabildiği ne de okuyabildiği düşman bir dille tanışır. Bundan böyle kendini bir halkın parçası hissedemediği gibi ötekilik hissini de her daim içinde taşır.

Yazarın tek otobiyografik metni olan Okumaz Yazmaz ölçülü, kısa cümleleri, ne eksik ne de fazla sözcükleriyle doğrudan okurun kalbine sesleniyor.

Bu kitap küçük bir mücevher.
Kirkus Reviews

Kristóf yaklaşık elli sayfada, başkalarının bütün bir kariyeri boyunca hedefleyebileceği şeyi başarıyor. Katıksız bir deha.
Max Porter

 

KÜNYE

Kitap Adı: Okumaz Yazmaz
Yazar: Ágota Kristóf
Çeviri: Feyza Zaim
Yayınevi: Can Yayınları
Dizi: Modern
Tür: Anlatı
Sayfa Sayısı: 48

 

Önemi Yok:

Yarın, şu evim dediğim şeye sahip olacağım nihayet, büyük bir şehrin yoksul bir semtinde. Yoksul bir semt, zira insan yoktan nasıl zengin olur, dışarlıklıyken, hiç yeri yurdu olmamışken, zengin olmayı da istememişken?

Bir adam köpeğine son kez sarılırken heykele dönüşüyor. Bir kadın, kocasının uyurken tam da yerdeki baltanın üzerine düşüp ölmesine anlam veremiyor. Bir çocuk, doğar doğmaz onu terk eden ebeveyninden mektup bekleyerek her gün iki kez posta kutusunu kontrol ediyor. Bir başkası, çocukluğunun bir tren penceresinden kayboluşunu izliyor. Deliliğin, umutsuzluğun, yalnızlığın, yersiz yurtsuzluğun zehri, yaşamın her zerresini istila ediyor.

Yazarın 1956’daki zorunlu göçünün ardından hayallerinden, çocukluğundan ilhamla yazdığı yirmi beş öyküden oluşan Önemi Yok tuhaf, rahatsız edici, absürd ve bir o kadar da dokunaklı bir kitap.

Kristóf’un cümleleri iskelet gibi, kan ve deriden titizlikle arındırılmış tarifsiz bir hüznün anıları.
The New York Times

 

KÜNYE

Kitap Adı: Önemi Yok
Yazar: Ágota Kristóf
Çeviri: Feyza Zaim
Yayınevi: Can Yayınları
Dizi: Modern
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 96

 

ÁGOTA KRISTÓF, 1935’te Macaristan’da doğdu, Sovyet karşıtı bir devrimin ordu tarafından şiddetle bastırılmasının ardından, kocası ve bebeğiyle 1956’da ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. İsviçre’nin Neuchâtel şehrine yerleşti, orada bir saat fabrikasında çalıştı, bir yandan da Fransızca öğrendi, tiyatro oyunları yazdı. Sığındığı ülkenin dilinde kaleme aldığı roman üçlemesinin ilk kitabı Büyük Defter’i, Kanıt ve Üçüncü Yalan kitapları izledi. Bu üçleme onun tanınmasını sağladı. Kitaplarında savaşın dehşeti ve bunun insanlar, bilhassa çocuklar üzerindeki etkisi, ötekilik, göçmenlik, anadil ve kimlik üzerine yoğunlaştı. Birçok saygın ödüle layık görüldü. 2011’de İsviçre’deki evinde öldü.

FEYZA ZAİM, Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi 79 mezunudur. Yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamlamıştır. Başlıca çevirilerinden bazıları: Nathalie Sarraute, Altın Meyveler, Robert Pinget’den, Fantoine, Agapa Arasında ve Mösyö Songe, Libera, Jean Boisselier’den Buda’nın Bilgeliği. Türkçe olarak kaleme aldığı, Aspa-Hana adlı bir eseri de vardır.

oiktoz; bolca kültür çokça sanat mottosuyla yola çıkan bir kültür sanat girişimidir. Bir websitesi, bir sanat kulübü, bir dergisi, bir bülteni ve içerisinde şimdiden birçok oiktozlu barındıran yaşayan ve gelişen bir topluluktur. Kültür ve sanatla ilgilenmekten mutluluk duyan ve bu mutluluğun devam etmesi için de bu alanda üreten insanların hikayelerini anlatan bir oluşumdur.